Çocuk Danışmanlığı

  • Çocuk Gelişimi

Çocuk;

Birleşmiş Milletler ’in (BM) 1989 yılında gündemine aldığı ve 191 ülkenin kabul ettiği “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” deki tanıma göre; on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.

Çocuk gelişimi; doğumdan ergenliğin sona ermesine kadar insanlarda meydana gelen biyolojik, psikolojik ve duygusal değişiklikleri içerir.

İlgili Kavramlar;

Büyüme; organizmada boy, kilo ve hacim olarak meydana gelen artışlardır.

Olgunlaşma;  vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilecek düzeye gelmesidir.

Öğrenme; bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda meydana gelen kalıcı izli davranış değişmeleridir.

Gelişme; büyüme, olgunlaşma, yaşantı ve öğrenmenin etkileşimi sonucu organizmanın sürekli ilerleme kaydederek değişmesidir. Gelişme, olgunlaşma, yaşantı ve öğrenme etkileşimlerinin bir ürünüdür.

Hazırbulunuşluk; olgunlaşma ve öğrenme sonucunda belli davranışları yapmaya hazır olma durumudur.

Kritik Dönem; bireyin çeşitli gelişim dönemlerinde öğrenmeye ya da gelişmeye en çok eğilimli, istekli ve çevre uyaranlarına en açık olduğu dönemi ifade eden bir kavramdır.

Gelişim Görevi; normal gelişim süreci içindeki bütün bireylerden beklenen, belirli gelişim dönemlerine ait görevlerin gerçekleştirilmesidir.

Gelişimin İlkeleri

  1. Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin ürünüdür.
  2. Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
  3. Gelişimin hızı her dönemde aynı değildir.
  4. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
  5. Gelişim, genelden özele doğrudur.
  6. Gelişim bir bütündür.
  7. Gelişimde bireysel farklar vardır.
  8. Gelişimde kritik dönemler vardır.

Çocuk Gelişimci Kimdir?

0- 18 yaş arasındaki normal gelişim gösteren, özel gereksinimini olan, korunmaya muhtaç ve hastanede yatan çocukların zihinsel, dil, hareket (motor), özbakım ve sosyal- duygusal gelişim alanlarını destekleyici programlar geliştiren, bu çocukların gelişim değerlendirmesini ve takibini yapan, çalışma konuları hakkında ailelere danışmanlık yapan profesyonellerdir.

Çocukluk kavramı ve tarihine genel bir bakıştan önce, bu kavramın içine aldığı dönemlere gelişim açısından bakalım:

  • Doğum Öncesi, Bebeklik, Erken Çocukluk, Çocukluk, Ergenlik

Prenatal Dönem (Doğum Öncesi):

  • Yumurtanın döllendiği andan itibaren başlayıp doğum anına kadar olan süredir.
  • Temel vücut yapısı ve organları oluşur. Fiziksel büyümenin en hızlı olduğu dönemdir.
  • Çevresel etmenlere karşı duyarlılık çok fazladır.

Bebeklik: (0 – 18 ay/ 2yaş)

  • Bebeklik dönemi, yaşamın ilk yirmi dört ayını kapsayan önemli bir gelişim dönemidir.
  • Bebek; bu dönemde fiziksel, psikomotor, psikososyal, dil ve bilişsel gelişim alanlarına ilişkin önemli özellik ve beceriler kazanır.
  • Her konuda bakıma yoğun bağımlı olunan dönemdir.

Erken Çocukluk (İlk Çocukluk Dönemi): (2 – 6 yaş)

  • Özbakım becerilerini kazandığı dönemdir.
  • Girişimcilik, bağımsız hareket etme gibi kişilik gelişimleri görülür.

Çocukluk: (6- 11 yaş)

  • Zihinsel ve sosyal faaliyetlerde yoğunluk olan dönemdir.
  • Okuma yazmayı öğrenme, soyut beceriler, okulla birlikte yoğun toplumsal ilişkilerin olduğu dönemdir.

Ergenlik Dönemi: (11/ 13 – 18/ 20)

  • Kendisini ve çevresini algılamada, düşünce ve fiziksel yapıda hızlı değişimin yaşandığı dönemdir.
  • Ani değişikliklere uyum çabalarının olduğu dönemdir.
  • Çocuk Gelişimi Kuramları

Bir çocuk gelişimi kuramı, çocukların nasıl büyüdüğü, öğrendiği, düşündüğü ve davrandığı ile ilgili inançlar sistemi bütünüdür. Öne çıkan birkaç çocuk gelişimi kuramı vardır; bunların her birine sosyal problemlerin çözümünde veya öğrenmeyi desteklemek amacıyla başvurulabilir. Başlık olarak bakıldığında;

  • Olgunlaşma Kuramı: Bu kuram üzerine çalışmalar yapan Gesell’dir.

İnsan özelliklerinin temelinde kalıtım yatar.

Çocuklar yaşları ilerledikçe olgunlaşır; gelişimde çevrenin çok küçük bir rolü vardır.

Gelişimsel Kilometre Taşları: Çeşitli yaş dönemlerinde çocuklarda ortaya çıkması beklenen belirli özellikler.

Zor Mizaç: Yeni ve sinir bozucu durumlara yönelik sert ve olumsuz reaksiyonlar verme, düzensiz uyku, çeşitli uyum problemleri ile karakterize olan bir yaratılış.

Gesell ve arkadaşları, temel gelişimsel ve davranışsal problemlerin çevrenin katı kuralcı davranışlarına bağlar.

  • Davranışçı Kuram: Bu kuram üzerine Skinner, Watson, Bandura çalışmalar yapmışlardır.

İnsan özellikleri çevrede gerçekleşen deneyimler yoluyla kazanılır.

Yetişkinler çocukların öğrenme ve davranışlarını olumlu pekiştireçler kullanarak şekillendirebilir.

Çocuk doğduğunda “boş bir levha” veya çevre tarafından yavaş yavaş doldurulan “boş bir kap” gibidir.

Klasik Koşullanma: Doğal bir uyaranın, hoşa giden bir uyaranla eşleştirildiği davranış şekillendirme stratejisidir. (Watson)

Edimsel Koşullanma: Çocuğun istendik davranışlarının anında ödüllendirildiği bir eğitim formudur, denilebilir. (Skinner)

Sosyal Öğrenme Kuramı: İnsanların yeni davranışları etraflarındaki kişileri taklit ederek öğrendiklerini savunan teoridir. (Bandura)

! Çocuklar söylediklerimizden çok yaptıklarımızı yaparlar.

  • Psikoanalitik Kuram: Bu kuram Freud ve Erikson ile anılır.

Sadece kişilik gelişimi ile ilgilidir, bu nedenle diğer kuramlardan farklıdır.

Duygusal gelişimin içsel istek ve dürtüler ile dış dünyanın gerekleri arasındaki gerilimden etkilendiğini savunan kuram.

Bu gerilimlerin çözümü sağlıklı bir yetişkin olmak için gereklidir.

Yetişkinler, çocukların duygusal açıdan sağlığını, onlara dürtülerinin doyumunu sağlayacak imkânlar sunarak destekleyebilir.

Freud; nevrotik yetişkin hastaları gözlemleyerek, kişilik gelişimi üzerine bir bakış açısı geliştirmiştir.

Freud gibi bir psikanalist olan Erikson; insanların kendi potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri ve kendilerini yetkin hissedebilmeleri için, doğumdan yetişkinliğe kadar tecrübe etmek zorunda oldukları sekiz yaş grubu öngörmüştür.

Erikson da sağlıklı kişilik gelişiminin, içsel çatışmaların çözümü ile nitelendirilmesi gerektiğini savunur.

Duygusal gelişimin her bir evresi, biri olumlu diğeri olumsuz iki duygusal durum çatışmasını kapsar.

Temel psikolojik görev, bu çatışmayı olumlu olarak çözmektir.

İlk dört evre çocukların karşılaşmak zorunda oldukları çatışmaları içerir.

Güven: Erikson, bu terimi; genellikle bebeklikte edinilen, çocukların güvende hissettikleri ve bakıcıları tarafından temel ihtiyaçlarının karşılanacağını bildikleri duygusal durum olarak kullanmıştır.

Otonomi (Özerklik): Erikson’un genellikle iki yaş civarında edinilen, çocukların bağımsız olmak ve ebeveynlerinden bağımsız olmak için çaba sarf ettikleri duygusal durum için kullandığı terimdir.

! Çok fazla sınırlanan çocuklar şüphe ve utanç hissederler.

Girişimcilik: Erikson’un çocukların kendilerini gösterdikleri, yaratıcı girişimlerde bulundukları, risk aldıkları arkadaşlarına el uzattıkları genellikle okul öncesi dönemde edinilen duygusal durum için kullandığı terimdir.

Girişimciliği engellenmiş olan çocuklar tersi olan bir duygusal durumu yaşayacaklardır: suçluluk.

Çalışkanlık: Erikson’un genellikle ilkokul yıllarında edinilen, çocukların okul içi ve dışındaki başarılarından dolayı kendilerini yetkin hissettikleri duygusal durum için kullandığı terim.

Tekrar eden başarısızlıklar tam tersi duygusal durumla sonuçlanacaktır: aşağılık.

  • Bilişsel Gelişim Kuramı: Bu kuram, Piaget’e aittir.

Zihinsel gelişim içsel ve bireyseldir.

Bilgi, yaşadığı deneyimleri anlamlandırmak için mücadele veren öğrenenin bizzat kendisi tarafından aktif olarak yapılandırılır.

Düşünme ve dil hayatın tüm yönlerini doğrudan etkiler.

Zihinsel işleyiş karmaşık ve içseldir.

Matematik veya okuma davranışların söylediği gibi tek başına bir davranışta meydana gelen değişiklikle ortaya çıkmaz.

Bilişsel Gelişim Kuramı; bilginin çocuk tarafından aktif olarak yapılandırıldığını ve aktif problem çözmenin, sosyal etkileşimin ve dilin öğrenme için gerekli olduğunu savunan bir insan gelişimi kuramı teorisi.

Asimilasyon / Özümseme: Piaget’nin insanların yeni fikir ve bilgileri hâlihazırda bildikleri ile birleştirmelerini içeren öğrenme süreci için kullandığı terim (köpek--inek).

Akomodasyon / Uyumsama: Piaget’nin yeni fikir ve bilgilere yer açabilmek amacı ile insanların hâlihazırda bildiklerini değiştirmelerini içeren öğrenme süreci için kullandığı terim (inek için kocaman bir köpek tanımlaması).

Bilişsel Gelişim: Problem çözme ve bilginin edinilmesini içeren zekâ gelişimi.

Sosyal Biliş: Kendi davranışlarının sonuçlarını anlama ve başkalarının eylem ve niyetlerini fark etmeyi kapsayan sosyal durumları anlama yeteneği.

Sosyokültürel Kuram: Bu kuramın yaratıcısı, Vygotsky’dir.

Düşünme ve öğrenmenin sosyal etkileşim, dil ve kültürden yüksek şekilde etkilendiğini savunur.

Yetişkinler ve daha yetkin akranlar, sorular sorarak veya derinlemesine düşünmeye zorlayarak, çocukların öğrenmesini destekleyebilir.

Sosyalleşme ve sözle ifade yoluyla, çocuklar bilgilerini yapılandırırlar. 

 

 

  • Bilgi İşlemleme Kuramı: Bu kuramın temsilcileri; Siegler, Dodge’dır.

Bilgi; saklamak, hatırlamak, yeniden gözden geçirmek ve zaman içinde değiştirmek amacıyla belirli düşünme süreçlerini uygulayarak elde edilir.

Çocuklar, bilgiyi sosyal ortamlarda, toplumsal ipuçlarını fark ederek, bunları hafızalarına kaydedip, tekrar gözden geçirip, bunları takip eden sosyal etkileşimlerinde kullanarak öğrenir.

  • Ekolojik Sistemler Kuramı:  Bronfenbrenner tarafından geliştirilmiştir.

Gelişim, çocukların içinde yaşadıkları bireysel, sosyal ve siyasal sistemlerden etkilenmektedir.

Bir birey olarak çocuklar, aile, okul, toplum, sosyal ve siyasal sistemler arasındaki etkileşimler, çocukların gelişimsel kazanımları üzerinde belirleyici olmaktadır.

Farklı ekolojik sistemler birbirleriyle etkileşime girerek ÇGE üzerinde etkili olur.

  • Karşılaşılan Problemler

Bebeklik döneminde daha çok; beslenme, gelişim ve güvenli bağlanma ile ilgili problemler ile karşılaşırız. Temel bağlanma yaşamın ilk 9 ayında gelişir. Buradaki en önemli nokta; annenin bebeği ne kadar iyi beslediği ya da bebeğe gösterdiği sevgiden ziyade, bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olup zamanında ve güvenle karşılık vermesidir.

1,5 yaş civarı başlayıp 3,5 yaşa kadar sürebilen, 2 yaş sendromu; hem çocuk hem de ebeveynler açısından zorlu bir süreç içerir. Daha önceden hiç olmayan ya da çok az olan, “aşırı inatlaşma, sebepsiz ağlama krizleri, tutturmalar, sinirlenince kendine ya da başkasına zarar verme, ısırma, vurma” gibi bir takım davranışlar görülür. Bu dönem, çocuğun artık yavaş yavaş kurallarla tanışmaya başladığı, her istediğine olumlu karşılık bulamadığı, tuvalet alışkanlığının da değiştiği ve kendince ilk planda olmadığı bir dönem olarak güç savaşının yaşandığı dönem olarak da ifade edilebilir.

İlk çocukluk ve okul döneminde karşılaşılan problemler; duygusal, bilişsel, davranışsal ve sosyal alanlarda görülebilir. Özgüven eksikliği veya düşük özsaygı bu dönemde yaşanan sorunlarına yol açabilir ve sosyal etkileşimlerde olabileceği gibi akademik performansta da güçlükler yaşanabilir. Duygusal patlamalar, öfke yönetimi sorunları veya kaygı gibi duygusal zorluklar görülebilir. Uyum problemleri, grup içinde yer alamama veya arkadaşlık ilişkilerinde güçlükler de çocukluk çağı sorunları arasındadır.

Okul döneminde yaşanan problemler daha çok 6-12 yaş aralığında ele alınsa da önceki ve sonraki dönemleri de içermektedir. Bu dönem, hem bireyselleşmenin hem de değişen farklı çevre ile sosyalleşmenin olduğu dönemdir.

Okula uyum; okul öncesi eğitim kurumlarına gitmeyen çocuklarda daha da zor olabilir. Yeni bir ortam ve bu ortamın kurallı olması, etkinliklerin bir başkası tarafından planlanmış olması ve sürenin de kendi tarafından belirlenmemesi ile birlikte ev konforundan uzaklaşmak gibi durumlar çocuk için stres faktörleri olabilir. Okula başlama ve devam etme konusunda bazı çocuklar akranlarından daha zorlu zamanlar geçirebilirler.

Okul Çağı Sorunları başlığında ele alındığında karşılaşılan başlıkları şu şekilde ele alabiliriz:

Okul çağı çocukları ve aileler; çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini etkileyebilen çeşitli sorunlarla karşılaşabilirler:

  1. Okul İle İlgili Sorunlar: Öğrenme güçlükleri, okula uyum sağlama sorunları, akademik baskı, sınav kaygısı gibi durumlar okul yaşantısını etkileyebilir.
  2. Sosyal Sorunlar: Arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar, zorbalık, arkadaşlık gruplarına uyum sağlama çabaları, sosyal beceri eksiklikleri gibi konular çocukların sosyal gelişimini etkileyebilir.
  3. Duygusal Sorunlar: Anksiyete, stres, öfke sorunları, duygusal dengesizlikler, depresyon gibi duygusal zorluklar okul çağındaki çocukların karşılaşabileceği yaygın sorunlardır.
  4. Aile Problemleri: Aile içi sorunlar, boşanma, aile içi şiddet gibi durumlar çocukların zihnini etkileyebilir ve okul başarısını etkileyebilir.
  5. Beden Gelişimi İle İlgili Sorunlar: Obezite, yeme bozuklukları, hareketsizlik gibi bedensel sağlık sorunları okul çağındaki çocuklarda görülebilir.
  6. Teknoloji ve Ekran Bağımlılığı: Aşırı ekran süresi, teknoloji bağımlılığı çocukların sosyal ve akademik yaşamlarını olumsuz etkileyebilir.
  7. Kimlik ve Benlik Algısı Sorunları: Kimlik arayışı, özsaygı eksikliği, benlik algısı sorunları gibi konular çocukların gelişimini etkileyebilir.

Sorunların ortaya çıkış şekilleri de çocukların yaşadıkları sorunlara tepki verme şekilleri de birbirinden farklıdır. Çocukların bu sorunlarla baş etmelerinde ve eğitim yaşantılarını da sağlıklı yürütmelerinde ailelerin, öğretmenlerin ve diğer yetişkinlerin desteği ve işbirliği son derece önemlidir.

  • Çocukluk Dönemi Korkuları

Korku; gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusu olarak tanımlanır.

Çocuklar; her gelişim döneminde çeşitli korkular geliştirebilir ve hayal dünyalarında bu korkuları besleyebilirler.

Korkunun; kendini koruma ve hayatta kalma, tedbir ve hazırlık gibi işlevleri vardır.

Bebeklik döneminde, en çok karşılaşılan yabancı korkusudur. Daha çok,  6-8 aylar arasında görülür. Yabancı bir insan gibi ilk kez karşılaşılan bir nesne ya da hayvana karşı, sese, gürültüye karşı da korku gelişebilir. Bu dışsal (çevresel) faktörler dışında; açlık, susuzluk, alt ıslatma gibi içsel faktörlerden de kaynaklanabilir.

Erken çocukluk döneminde korku karşımıza en çok; karanlık, hayalet, canavar, öcü, cadı, gök gürültüsü, şimşek, hırsız, kaçırılma, ölüm, terkedilme, kaybolma, iğne, doktor, polis, hayvan gibi öğrenmeye dayalı nedenlerle çıkar. Bu dönemde, deneyime ve ebeveyn tutumlarına, anlamlandırılamayan/ bilinmeyen nesne ve durumlara göre de korku ile karşılaşılabilir.

3-8 yaşları arasındaki çocuklarda en sık hayvan korkusu görülür.

4 yaşta azalmaya başlayan korkular okul dönemine doğru yeniden artarak görülebilir. Ölüm ve karanlık korkuları 6 yaşta sık görülmektedir.

Çocukluk dönemindeki korkuların büyük kısmı kalıcı bir etki yaratmadan kaybolsa da, %5’ i kalabilmektedir ve bunlara yapışkan korkular denir. (hayvan korkusu, yangın, hastalık, kaza, boğulma gibi bedene zarar veren tehlikeler, doğaüstü güçler, karanlık ve yalnızlık korkuları)

Anaokulu ve ilkokulun ilk günleri de çocukta, bilmediği bir ortama bırakılma, yeni kurallı bir çevreye girme, bunun bir parçası olma ile ilgili ve olası terk edilmeye yönelik de korkular çokça görülebilir. 

Ergenlik döneminde; sosyal etkinliklere katılma, akran ve arkadaş gruplarından dışlanma, başarısızlık ve ölüm korkuları tipiktir.

Ebeveynlerin, çocuğun korkularıyla baş etmesine yardımcı olmaları gerekir. Çocuğun korkusu ile dalga geçmek, korkusunu ve çocuğu küçümsemek, baskı yapmak, başkaları ile kıyaslamak; çocukta korkuyu yenmeye değil, çocuğun kendisini daha kötü ve yetersiz hissedip yeni olumsuz duygu, düşünce ve davranışlar geliştirmesine sebep olur. Korkular ile anne baba tutumları arasında yakın bağlantı vardır.

En başta güvenli bağlanma, çocuğa doğru bilgi verme, güçlü olduğunu ve yanında olunduğunu hissettirme, çocuğu cesaretlendirme, masal- hikâye ve oyunlardan yararlanarak örnekler oluşturma ve çocuğun katılımını sağlama gibi çocuğu destekleyici şekilde tutum ve davranışlar anne babanın yapabilecekleri arasındadır. Basit müdahalelerle düzelmeyen korkularda bir uzman desteği de son derece önemlidir. 

  • Oyun

Çocuklar için oyun kendini tanıma, kendini anlatma, düşünme ve deşarj olma aracı olduğu gibi çocuğu tanımak için bir tekniktir. 

Çocuğun gerginlik ve kaygılarını gidermede sağaltıcı bir işlev görür.  Çocuk,  oyun aracılığıyla dünyayı anlar; ilişkilerini, geçmişi ve geleceği kavrar. Bu nedenle oyun bir öğrenme aracıdır ve evrensel bir dildir.

Çocuğun oyun ortamında oyuncaklarla ilişkisi, oyunda aldığı roller, benimsediği davranış kalıpları, kurallara uyma düzeyi, grupla işbirliği yapma,  kişisel sorumluluk üstlenme, ilgisi, becerileri, duygulanım düzeyi, liderlik özellikleri, başkalarının özelliklerine saygılı olma, bencillik, paylaşımcılık gibi çok sayıda niteliği gözlenerek çocuk hakkında bilgiye ulaşılabilir.

Ayrıca oyun aracılığıyla çocuğun sıkıntı ve sorunları ile davranış bozukluklarını anlamak ve bu davranış problemlerini oyun aracılığıyla çözmek de mümkün olabilmektedir.

 

Hızlı iletisim
  • 05376487018
  • 05376487018
  • info@0-18egitimdanismanlik.com
Bizimle İletişime Geçin
Hızlı iletisim

Whatsapp Destek

0-18 Gelişim ve Eğitim Danışmanlığı

Merhaba

Size nasıl yardımcı olabilirim?